Topraktan başladı bütün hikaye.
Topraktan vücut bulan bir dalla cana büründü ağaç.
Yüzyıllar süren bir serüvenin en güçlü şahidi oldu ağacın her bir hücresi.
Derler ya ağacın gövdesindeki her bir hare onun yaşını verirmiş insanoğluna.
Ne mevsimler, ne meyveler, ne yaprak dökümleri yaşadı da bin yıl geçse köklerini çürütmedi.
İlk günkü gibi mağrur kaldı siz kaç yaşında olduğunu sayadururken.
Topraktan göğe ulaşması kendi içinde bir mıcizevi sanattı belki ama yetmedi bize.
Biz onun güzelliğine güzellik katmak için çıktığımız bu yolda, yıllardır ilk günkü heyecanımızla çalıştık.
Onda bizim gördüğümüzü siz de görün istedik. Bizim hissetimizi siz de hissedin diye can attık.
Sizin yuvaya dönüştürdüğünüz her bir dört duvarı biz de daha kıymetli hale getirmek için nasır bağlattık ellerimizi.
Kimi zaman kırk yıl hatırı olan bir kahveyi taşıdı tepsilerimiz, kimi zaman bir dilim ekmeği paylaştı masamız en sevdiklerinizle.
Renk verdik, desen verdik, aşk ve sevgi verdik yaş dedikleri o harelerin üzerine özenle.
Ürünlerimiz de tıpkı siz değerli müşterilerimiz kadar kıymetli. Bu yüzendir ki birimizin evinde can bulanın bir diğerinde olması mümkün değil.
Her dokunduğumuz ağaç dalı, her elimize batan kıymık parçası bilir ki yeryüzünde tek.
Ve siz de bilirsiniz ki; sizin dokunmaya değer gördüğünüz her bir ağaç dalımız sadece sizin gönül bahçenizde yetişti.
Değer vermek, değer görmekten daha kıymetliyse eğer insanın gönlündeki ormanda; tek amacımız değer gördüğünüzü bilmenizi istemektir.
Ömrüne kattığı yeni harelerle atölyemiz yüzyıllık çınarlardan ilham alarak yeni hikayeler için değerli görüşlerinizi sabırsızlıkla beklemektedir.
Sevgiyle kalın…